Kum; bölünmüş kaya ve mineral parçacıklarından oluşan granül bir malzemedir. Çakıldan daha ince ve siltden daha kaba olur.

Bunun konumuzla alakası yok ama Kum ayrıca İran’da bir şehirdir. Deniz Kum Güneş üçlemesinin vaz geçilmezidir kum, kova içine koyup kale yapılır, ısıtılıp üzerinde kahve yapılır.
Hatta biraz paranız varsa Veli Göçer’in yolundan gidip müteahhit’lik yapıp yaptığınız inşaatlarda deniz kumu kullanabilir, 198 kişinin ölümüne sebep olup sadece 7,5 yıl hapis yapıp kallavice hayatınıza devam edebilirsiniz.
Yani bizim kum ile olan ilişkimiz ancak bu kadar oluyor işte, bilmem nerenin ‘’meşhur kumda kahvesi’’ ve ‘’ulan bu sene gelse de tatil yapsak’’ diye düşünüp haziran ayı gelince kahvaltı hariç pansiyon fiyatlarının gecelik bin tl olduğunu öğrenip, ‘’aaabi en güzel kamp zaten ya hem özgürsün hem de doğa’’ muhabbetine bağlanıyor.
Ama komşunun çocuğu öylemi, onun için kum demek sadece tatil demek değil, kum demek ülkesinin geleceğini kurtarmak demek, ama tabi ne varsa ebevynlerinde var, bizim ebeveynler cepte 5 kuruş gördü mü ‘’ O ney gardaş yarısını bağa vir’’ modunda takılıp, ‘’Aslında o iş öyle olmaz, şöyle yapsak daha iyi olur gibi.’’ dediğimiz anda ‘’Ahanda terörist, yürü git lan Silivriye.’’ Yaklaşımında takıldıkları için haliyle bizden pek bir şey çıkmıyor.
Neyse ıq seviyesi yeten bireylere ayar, yetmeyenlere sosyal mesaj verdiğimize göre konuya geçelim.
Şimdi, konu Finlandiya’da geçiyor, Beyaz Zambaklar Ülkesi olan Finlandiya’da, Mika Hakkinen’li, Kimi Raikkonen’li Finlandiya da. Kuzey ışıklarını seyretme hayaline daldığınız ancak hiçbir zaman gidemeyeceğiniz Finlandiya da.
Ne demişler, ‘’İnsan aklı ya kaçarken ya da sıçarken çok daha iyi çalışır.’’ Finli araştırmacılar bu sözü yeni hatırlıyor olacaklar ki Rusya’dan kaçarken veya Rusya nedeni ile sıçarken dünyanın ilk kum pilini icat etmişler. Enerjisinin büyük bir kısmını Rusya’dan alan Finlandiya, Ukrayna savaşından dolayı köşeye sıkışınca yeşil enerjiye daha bir önem vermiş. Zaten hep böyleyizdir ya, sınava son gün çalışır, aylarca tatil hayali kurduğumuz yolculuğun bavulunu son gece hazırlarız.
NATO’ya katılma kararı ile Rusya’ya gider yapan Finlandiya, Rusya’nın ‘’Takarım 3 ay yatarım benim anam 3 ay ağlar senin anan her gün ağlar.’’ gideri karşısında Rusya’dan enerji ithal edemez hale geldi. Eee ne demişler, ‘’Kalabalıkta gider yapanın tenhada affı olmaz.’’ çakıl ile kum ile uğraşırsın işte böyle.
Neyse, Uluslararası ilişkileri özel üniversitede okumuş frankofonlara bırakıp artık şu lümpenlikten uzaklaştırıyorum kendimi.
Coğrafya Kaderdir

Biliyorsunuz genelde kendi fanuslarında yetişmiş insanların ağzındaki laftır ‘’ Coğrafya Kader değildir, kendi çabanız ile kaderinizi şekillendirebilirsiniz’’ demek, birde bu tayfa toplumdan tepki alacağı için özellikle ‘’ Kaderinizi değiştirebilirsiniz’’ demez de ‘’Şekillendirebilirsiniz’’ der.
Uzun ve soğuk Fin kışı geliyor, e Rusya’dan enerji de yok piyasada, Helsinki sokaklarında ‘’Nabıcaz be kamil.’’ nidaları atılırken bir ses yükseliyor arka sokaklardan ‘’Evreka!!.’’
Genellikle tahılların depolanması için kullanılan slio’ların içerisinde inşaat kumunu depolayıp, güneş enerjisi ile ısıtıp tüm kış boyunca bu sıcak enerjiden yararlanabiliriz fikri Helsinki Millet Bahçesinde bu fikri dinleyen sakinlerde ilk başta bir Hassiktir ulan oradan tavrı oluştursa da, bu tavır zamanla yerini ‘’Neden olmasın abi sonuçta giren çıkan yok denesin gençler’’ düşüncesine bırakmış. Eee bu işi zaten rüzgar panelleri ve güneş enerjisi sistemleri ile yapabiliyorlar dediğinizi duyar gibiyim ( adım gibi emiminim kimsenin bunu demediğine ) ama o işler çok pahalıya mal oluyor koçero, öyle iki youtube videosu izlemek gibi olsa güneş paneli tarlasına dönmüştü Konya ovası, E birde bunun güneşsiz ve rüzgarsız geçen günleri var ( hayatım gibi).
Ayrıca hadi enerjiyi bir şekilde buldun ürettin bunları öyle sıradan çinko karbon piller ile depolamak esas sıkıntı olan, en çok para götüren iş enerjinin depolanması.
Kankaanpää ‘nını tezeneleri iş başında.

İşte hal bu yukarıda anlattığım gibiyken, Kankaanpää lı iki gençten biri olan Markku Ylönen, “Mevcut yeşil elektrikte bu kadar yüksek bir dalgalanma olduğunda, onu gerçekten hızlı bir şekilde depoya alabilmek istiyoruz” diyor ve Cihazı, bölgenin bölgesel ısıtma sistemini çalıştıran Vatajankoski elektrik santraline kuruyor.
Kum 500 dereceye kadar ısıyı muhafaza ediyor ve bir sıcak hava çıkışı sağlıyor, bu sıcak havayı ofislerin, evlerin hatta küçük yüzme havuzlarının ( evet bana da garip geldi, bu havuz işi, adamların öncelik verdiği yere bak) sularını ısıtmada kullanabilir ve enerji kıtlığının önüne geçebiliriz diyor Markku Ylönen.
Kuşkusuz henüz çok butik ve pilot bir çalışmadan ibaret olan Kum Pilleri, eğer dünyayı bu hızla kirletmeye devam edersek mecburen kullanmak zorunda kalacağımız bir alternatif haline gelecek. İyilink.net aracılığı ile Markku Ylönen ve arkadaşına verdikleri destekten dolayı Kankaanpää Belediye Başkanına teşekkür ediyor, Finlandiya hükümetine teröre ve terörizm finansmanına verdikleri destekleri bir an evvel geri çekmeleri konusunda uyarıda bulunuyorum.
Biz hala kullanmadığımız fişleri prizden çekelim, aman pipet kullanmayalım kafasındayken millet ata binmiş Üsküdar’ı geçmiş paralı otobandan yardırıyor, biz de cepte para kalsın diye körfez’i dolaşıyoruz.
Kaynak: https://www.bbc.com/news/science-environment-61996520
Çözüm odaklı içerikleri yaygınlaştırmamıza destek verin!
Kaygı uyandıran manşetlerden uzaklaşın ve iyi haber hikayelerinin tadını çıkarın.