Çocukluğumun bir kısmı sonralarda ‘’ikinci el’’ olarak adlandırıldığını öğrendiğim, mahalledeki ağabeylerimin kendilerine küçük kalan kıyafetlerini giymekle geçti. Ağabeyler biraz daha büyüyüp oyuncaklar ile oynama yaşını geçince bana verdikleri kıyafetlerin yanında oyuncaklar da eşantiyon olarak gelmeye başladı.
Şimdi hatırladım da esasen bu durum lise de bile devam etti, kıyafet değil ama üst sınıfları dolaşır geçmiş yıla ait ders kitaplarını toplardım, sonuç olarak konu aynı konu ünite aynı ünite. O zamanlar fakir olduğumuzdan dolayı bunları yaptığımı düşünenler oluyordu, ben ise ‘’Eğer bir ürüne daha az maliyetle veya ücretsiz olarak sahip olma ihtimalin varsa önce bu ihtimali değerlendir.’’ düşüncesi ile yapıyordum tüm bunları.
İkinci el veya kullanılmış ürün sahibi olmanın fakirlik göstergesi olmadığı gibi, halk arasında ampacılık veya beleşçilik olarak adlandırılan bu durum da esasen tam olarak öyle değildi,

2013 yılında Bulgaristan’a gittiğimde Plovdiv sokaklarında görmüştüm ilk ‘’ikinci el’’ pazarını, ‘’Vay be Bulgaristan’da durumlar gerçekten kötü baksana millet giyilmiş ceket, pantolon satın alıyor, bilmem kaç kere el değiştirmiş radyo kovalıyorlar.’’ diye geçti içimden. Yıllar sonra aslında tüketim ekonomisinin sonunun olmadığını ve farklı coğrafyalarda artık oturan bu kültürün döngüsel ekonomiye ne denli katkı sağladığını ancak şimdilerde fark edebiliyorum.
Kullan-at tüketim tarzının tam tersine bir anlayış benimseyen; ürünlerin ömrünü uzatmaya, onları yeniden kullanmaya ve geri dönüştürmeye dayalı olan sisteme tüketim döngüsü adı veriliyor ve aslında tüketim döngüsü hem ekonomik hem de çevresel faktörlerden dolayı hiç de yabana atılmayacak bir yer kaplıyor hayatımızda.
Atık, kullanıldıktan sonra atılan ve genellikle kullanım dışı kalmış her türlü madde olarak tanımlanıyor, atık oluşumunun önüne geçmek olgusuna ne kadar inanmıyorsam, atık oluşumunu azaltma fikrini de bir o kadar inanıyorum.
Karbon Ayak İzi Nedir ?
Birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü olan karbon ayak izi esasen iki ana parçadan oluşuyor, birincisi fosil yakıtların yanmasından dolayı ortaya çıkan iz iken ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür.
İşte aslında ikinci el ürünlerin kullanımının madden ve toplumsal normlar açısından özendirilmesi, bu konudaki tabuların yıkılması tüketim döngüsü, geri dönüşüm, yeniden kullanım ve çevresel atıkların azaltılması sonucunda karbon ayak izinin azaltılması adına ciddi bir önem arz ediyor.

Sahibinden.com bu kapsamda iki yıldır ‘’ İkinci elin sürdürülebilirliğe katkısı’’ isimli bir rapor hazırlıyor, Temmuz 2022 yılında yayınlanan en son rapor İsveç Çevre Araştırmaları Enstitüsü ile birlikte hazırlanmış.

İkinci El Etkisi Hesaplama Yöntemi
Olay çok basit, eğer ikinci el bir ceket alıyorsan bu yeni bir ceketi üretimden çekmiş ve haliyle o ceketi üretirken ortaya çıkacak olan sera gazı’nın da önüne geçmiş olmak demek.
Sahibinden.com’un yayınladığı raporun içinde ‘’İkinci El Etkisi Hesaplama Yöntemi’’ ile ilgili bir denklem de bulunuyor, 3 aşamadan oluşan denklem, Ürünlerin yeniden kullanımının toplam çevresel faydası, Yeni bir ürünün üretilmemesi ve dolayısıyla taşınmaması, Atık yönetimi ve buna bağlı taşımacılığa gerek kalmamasıyla ilgili çevresel etkilerin toplamından oluşuyor.
Hayatımıza ciddi manada şekil vermemize neden olan ve alışkanlıklarımızı şak diye değiştiren koronavirüs pandemisi kuşkusuz satın alma alışkanlıklarımızda da değişikliğe gitmemize neden oldu.
Pandemi’nin ilk zamanlarında herkesin evlere kapanması ile kendini kısa sürede yenileyen ve İstanbul boğazında yunusları görmemize sebep olan pandemi etkisi kuşkusuz biz insan oğlunda ‘’ Yahu ne biçim kirletmişiz doğayı, senelerdir çözülmez sandığımız çevre sorunları bir hafta on gün evlere kapanma ile iyileşme gösterdi’’ düşüncesinden ‘’ Başka dünya yok, tüketim alışkanlıklarımızı sorumluluk bilinci ile yapalım dünyamızı kızdırmayalım’’ algısına çevirdi.

Sadece Sahibinden.com platformunda satışa çıkan ürünler ile değil şirket politikası olarak ta kendini sorumlu tüketim bilinci ile güncelleyen şirket, Ortak alanlarda bulunan cihazlarda “timer” prizler kullanarak gereksiz elektrik sarfiyatının önüne geçmekle beraber, Ofiste kullandıkları pillerin tamamını şarjlı pillerle değiştirerek pil atığının da önüne geçmiş ve hatta Enerji tasarrufu sağlamak adına tüm toplantı odalarına kontrol panelleri eklemiş.





Bu uygulamaları ofis içinden sahaya ’da aktaran şirket, filosunda bulunan akaryakıt ile çalışan araçlarını da hibrit araçlar ile yenilemiş ve böylece bir yılda 329.100 kg karbon emisyonundan da tasarruf etmiş.
Zamanında lise de üst sınıflardan kullanılmış kitap kovalayarak başladığım ve aslında farkında olmadan döngüsel ve tüketim ekonomisine katkı sağladığım süreç şimdilerde her hafta bit pazarına giderek, elimde bulunan kullanmadığım eşyaları başkalarına vererek ve bu alanda bir tık daha farkındalık kazanarak devam ediyor.
Unutmayalım Dünya zannettiğimizden daha şefkatli olduğu gibi yeri geldiğinde de sinirini üzerimizden çıkarak kadar da kızgın olabiliyor, önce insanlık olarak birbirimizi daha sonra da lütfen dünyayı kızdırmayalım.
Çözüm odaklı içerikleri yaygınlaştırmamıza destek verin!
Kaygı uyandıran manşetlerden uzaklaşın ve iyi haber hikayelerinin tadını çıkarın.